Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 2017 yılında Çin’in yabancı ülkelerdeki büyükelçilerinin katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, “Dünyaya baktığımızda yüzyılda görülmemiş büyük bir değişimle karşı karşıyayız.” demişti. Xi Jinping konuşmasında bu büyük değişimi nitelemek için üç farklı konuda “eşi görülmemiş" ifadesini kullanmıştı.

Öncelikle, yeni yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler günümüzde eşi görülmemiş bir hızda ilerliyor.

İkincisi, yeni nesil bilim ve teknoloji ile endüstri devrimlerinin getirdiği mekanizma ve rekabet, yine eşi görülmemiş bir uluslararası ortam sağlıyor.

Üçüncüsü; mevcut küresel yönetişim sistemi, uluslararası düzlemde yaşanan değişikliklere eşi görülmemiş bir şekilde artık ayak uyduramıyor.

Kısacası, Küresel Güney'in yükselişi, uluslararası siyasi güç dengelerini değiştirdi, yeni nesil bilim ve teknoloji devrimi uluslararası ekonomik düzeni yeniden şekillendirdi, küresel düzenin verimsizliği, küresel yönetişimde bir reform gerektirdi.

Bu üç gelişme, yüzyıldır görülmemiş büyük değişimlerde uluslararası ilişkiler ve düzenin dönüşümünün güç kaynağı oldu.

Tarihin kavşağında duran Çin, artık 19. yüzyılda batılı ülkelerin gözünde “Doğu Asya'nın hasta adamı” veya Soğuk Savaş’ın “rakibi" değil, yeni uluslararası ilişkiler düzeninin kurucusu pozisyonunda.

 “Made in China"dan, “Çin’in akıllı imalatına”, pasif takip edenden öncü rol alana dönüşen Çin'in güçlenmesi, dünyaya savaş ve çatışmalar getirmek yerine, yeni bir medeniyet biçimi sunuyor.

Bu gelişme insanlığa da ilham oluyor: Dünya, “tarihin sonu” na değil, farklı medeniyetlerin birlikte yazdığı yepyeni bir destana ihtiyaç duyuyor.